Antik dönemlerde mermer, mimarinin en önemli yapı malzemelerinden biri olmuştur ve medeniyetlerin sanatsal, dini ve kültürel kimliklerini yansıtan yapılar inşa etmekte büyük rol oynamıştır. Mermerin tercih edilmesinin başlıca sebepleri, sağlam yapısı, işlenebilirliği ve estetik cazibesidir. Eski Mısır, Yunan ve Roma uygarlıkları başta olmak üzere birçok antik toplum, mermeri tapınaklardan kamu binalarına, heykellerden lahitlere kadar geniş bir yelpazede kullanmıştır.
Eski Yunan uygarlığında mermer, tanrılara adanmış tapınakların inşasında vazgeçilmez bir malzeme olmuştur. Parthenon Tapınağı gibi yapılar, beyaz mermerden yapılmış sütunları ve zarif detaylarla süslenmiş frizleriyle Yunan mimarisinin zirvesini temsil eder. Yunan ustalar, mermerin ışığı yansıtarak yapıya kutsal bir hava katmasını önemsemişlerdir. Bunun yanı sıra, mermerden yapılmış anıtlar, meydanlar ve tiyatrolar, antik Yunan’da hem sanatsal gelişimin hem de kamusal alanların önemini vurgulamıştır. Heykeltıraşlar için de mermer vazgeçilmez bir malzemeydi; bu sanatçılar, idealize edilmiş insan figürlerini detaylı bir biçimde yontarak heykel sanatında büyük bir ustalık sergilediler.
Roma İmparatorluğu’nda ise mermer, hem estetik hem de politik bir sembol haline gelmiştir. Roma mimarisi, Yunan örneklerini geliştirerek sütunlar, kemerler ve kubbelerle daha büyük ve görkemli yapılar inşa etmiştir. Roma mermeri, şehirlerin prestijini artırmak ve imparatorların gücünü simgelemek için kullanılmıştır. Roma’daki Pantheon, mermerden yapılmış kolonları ve zengin süslemeleriyle bu ihtişamı gözler önüne serer. İmparatorluk, İtalya’dan ve Akdeniz’in dört bir yanından mermer taş ocaklarından elde edilen mermeri, sadece Roma’da değil, İmparatorluğun diğer şehirlerinde de kullanarak güçlü bir imaj yaratmıştır. Ayrıca, imparatorlar ve önemli şahsiyetler için yapılan anıt mezarlar ve heykeller de mermerden yontularak ölümsüzleştirilmiştir.
Antik dönemde mermerin bir başka önemli kullanım alanı, lahitler ve mezar anıtları olmuştur. İnsanların, öldükten sonra mermerden yapılmış mezarlarda gömülmeyi arzulamaları, hem zenginliklerini hem de sosyal statülerini sonsuza kadar göstermek istemelerinden kaynaklanır. Mermer lahitlerin yüzeyleri mitolojik sahneler ve figürlerle süslenmiş, böylece kişinin öbür dünyadaki yaşamına da anlam kazandırılmıştır. Özellikle Roma dönemi lahitleri, işçiliğin ve detaycılığın zirvesine ulaşmıştır.
Mermerin inşaat ve sanat dünyasında bu denli yaygın kullanılmasının arkasında, o dönemin taş ocaklarından elde edilen kaliteli mermer yatakları yatmaktadır. Yunanistan’ın Paros ve Pentelikos gibi mermer ocaklarından çıkan beyaz mermerler, antik Yunan ve Roma yapılarında sıkça kullanılmıştır. Bu ocaklardan çıkarılan mermer bloklar, dönemin şartlarında büyük emekle yontulmuş ve taşınmıştır. Roma İmparatorluğu döneminde, Akdeniz üzerinden büyük ölçekli taş sevkiyatları yapılmış ve bu malzeme uzak bölgelerdeki yapı projelerinde kullanılmıştır. Mermerin bu denli yaygın kullanılması, mimarların ve heykeltıraşların eserlerini daha kalıcı ve ihtişamlı kılmalarına olanak tanımıştır.
Özetlemek gerekirse, antik dönemde mermer, mimaride estetik ve dayanıklılığın mükemmel birleşimi olarak kullanılmıştır. Yunanlar için kutsal ve sanatsal bir ifade aracı olan mermer, Roma’da ise siyasi gücün ve zenginliğin sembolü olmuştur. Mermer, sadece fiziksel yapılar değil, aynı zamanda bu yapılar aracılığıyla kültürel miraslar yaratmıştır. Antik dönemden günümüze kadar ulaşan pek çok mermer yapı ve heykel, hala o dönemin sanatsal ve mimari anlayışını bizlere aktarmaktadır.